14 Şubat 2017 Salı

İkinci Mesleğiniz Olmalı

Beyaz yakalılara "mesleğiniz nedir?" diye sorduğumuzda hangi yanıtları alıyoruz bir düşünün. İnsan kaynakçıyım, muhasebeciyim, satışcıyım, pazarlamacıyım, mühendisim, bankacıyım, argeciyim, modacıyım, editörüm, gazeteciyim, webciyim,reklamcıyım,asistanım gibi genelde yaptığımız işi söylüyoruz.

Bazılarımız ise unvanları daha çok önemsediğimiz için şöyle yanıtlar veriyoruz. Uzmanım,yöneticiyim, genel müdürüm, şefim, koordinatörüm gibi pozisyon düzeyimizi söylüyoruz.Dijital ve sosyal medyanın yansıması olarak yeni mesleklerimizde oluştu doğal olarak.SEO,blogger,youtuber,liker,hacker gibi işlerimizde var artık.Aslında iş ailelerimiz zenginleşiyor ve yeni alanlar açılıyor diye seviniyoruz.

Ama bugün içinde olduğumuz ekonomik daralma ve kriz dönemlerinde, yukarıda saydığımız işlerin çoğu, şirketlerin küçülmesiyle beraber ekmek kazanmamızı sağlayamıyor. Bölümler küçülüyor veya kapatılıyor.Üç kişinin işini tek kişi yapacak kadar iş yükü azalıyor. Ve sonuç işsiz kalıyoruz. Yani mesleğimiz dediğimiz alanda ekmek yiyecek alan daralıyor.

İşte 2.meslek yaklaşımı bu gerekçelerle doğuyor. İlk olarak büyük buhran olarak tanımlanan 1929 dünya ekonomik krizinde farkına varılıyor. Büyük istihdam sağlayan iş alanları ( sanayi,finans,inşaat gibi ) neredeyse duruyor. Kişiler boyunlarına "iş arıyorum" yazıları asarak dolaşıyor. Bu yazılar bir süre sonra maalesef "açım" yazılarına dönüşüyor. Sokakta yaşayanlar, mendil açanlar, sosyal yardım yemek kuyruklarında yaşayanlar çoğalıyor.  Beyaz yaka yanında mavi yakalı çalışanlarda bu krizden çok etkileniyor. Sonraki ekonomik krizlerde de benzeri durumlar yaşanıyor.

İşsiz kalanlarımız ne yapıyor. En kolay iş alanı danışmanlık. Evden veya bir cafeden,bir bilgisayar ile yapılabilecek bir iş diye görünüyor. Ama problem şu ki, danışmanlığa ihtiyaç duyan şirketler zaten krizden etkilenenler oluyor.Onlarda da bu işe ayıracak para olmuyor. Oluyorsa da çok düşük bütçeler karşımıza çıkıyor. Oyun teorisi yaklaşımlarından habersiz pek çoğumuz, işi mutlaka alabilmek için birbirimizin fiyatını kırarak çok düşük rakamlarla işleri kapma yarışına giriyoruz. Çoklu kazanma yerini tekil ve en düşüğüne iş yapmaya bırakıyor.

Bir kısmımız ise elimizdeki para ile restoran, cafe, pansiyon, mağaza,emlakçı,organik çiftçi,internet işlerine giriyoruz. Ama bildiğimiz iş olmadığı için bir süre sonra, çoğumuz hem paraları tüketiyoruz, hem de üstüne borçla çıkıyoruz.

Bir gerçek var ki, krizler hayatta kalmak için yeni yeteneklere gereksinim duyduğumuzu yüzümüze vuruyor.Yeni diyorum ama aslında, eskinin hayatta kalma yetenekleri olan iş alanlarının, mesleklerin neden önemli olduğunu hatırlatıyor. Kasap işsiz kalmıyor.Aşçı işsiz kalmıyor.Ekmek ustası işsiz kalmıyor.Marangoz işsiz kalmıyor.Tamirci işsiz kalmıyor.Terzi işsiz kalmıyor.Berber,kuaför,manikürcü işsiz kalmıyor. Boyacı,fayans ustası işsiz kalmıyor.Balıkçı,çoban işsiz kalmıyor.İnşaat ustası, taş ustası, meze ustası,çiftçi işsiz kalmıyor.Çocuk bakıcısı, ebe,iğneci işsiz kalmıyor. Garson, pazarcı, musluk tamircisi, beyaz eşya tamircisi,oto tamircisi,ayakkabı tamircisi işsiz kalmıyor.

Hayatta kalmak için master yapın demeyeceğim. Geleneksel bir alanda 2.meslek sahibi olun. Hayatınızı sürdürecek kadar öğrenin. Kasap yanında, fırında, terzide, kuaförde,boyacıda,balıkçıda,fidancıda,marangozda,oto tamircide,çiftçinin yanında çırak olun. Çocuklarınızı da eskiden olduğu gibi yaz tatillerinde bir ustanın yanına çırak verin.Bu tür kurslara ailecek katılın.Hepimiz ekmeğimizi her koşulda kazanmayı öğrenmeliyiz.

İkinci meslek bizi hayatta tutmalı.

Yücel