2 Şubat 2017 Perşembe

Bir İş İlanı Gördüm ve Hayatım Değişti


Dün gibi hatırlıyorum.  Dört yıl önceydi. Amerika’da pazarlama dalında İşletme Yüksek Lisans eğitimimi tamamlamıştım ve mayıs ayında Türkiye’ye dönme hazırlıkları yapıyordum. Dönme kararını vermiştim ama bu kararı vermekte öyle pek kolay olmamıştı. Devam ettiğim üniversite, başarılarımdan dolayı bana doktora bursu önermişti. ( Aslında bunu övünmek için söylemiyorum. Çünkü sadece bana özgü bir başarı değil bu. Genelde Türk öğrencilerin başarı düzeyleri, diğer öğrencilerle kıyaslandığında daha yüksek. )

Bursu kabul etmedim. Nedenine gelince, öncelikle, bana daha iyi bir gelecek yaratmak amacıyla, ellerindeki olanakları zorlayarak beni yurt dışına gönderen aileme biran önce katkıda bulunmak istiyordum. Ayrıca akademik bir kariyerden daha çok iş yaşamı bana daha cazip geliyordu. Amerika’da yeni mezun birisi olarak iş bulma ve çalışma şansım ise çok azdı.

Ve İstanbul’daydım. Ne kadarda özlemişim. ( Gerçi çok şey değişmiş ama yine de bir başka ) Birkaç gün dinlendim, arkadaşlarla sohbet ettik. Onların delimisin, niye döndün, burada ne var seni çeken ?  gibi sorularına makul ve mantıklı cevaplar vermeye çalıştım. Her neyse sonuçta dinlenme dönemi bitti ve artık iş arama zamanı geldi.

Önce İngilizce ve Türkçe güzel bir cv hazırladım. Güzel diyorum, çünkü master programının son döneminde, işe giriş konusunda dört kredilik ve zorunlu olarak alınan bir dersimiz vardı. Bu dersi uluslararası bir şirketin insan kaynakları yöneticisinden aldık. Derste cv nasıl hazırlanır, görüşmede nelere dikkat edilir, neler sorulur ve benzeri konular örneklerle işlendi. Bir anlamda bizi görüşmelere hazır hale getirdiler. Alan seçmekte danışmanlık yaptılar. Yani iş yaşamına başlarken hangi alanlarda başarılı olabileceğimizi örnek olaylar, anketler ve görüşmeler ile belirleme şansımız oldu. Bu benim için önemliydi, bir işe başlayıp, bir süre sonra bu iş benim aradığım iş değilmiş deyip hem zaman kaybetmek, hem de kendim ve çevremdekileri de ( ailem, iş arkadaşlarım, dostlarım ) mutsuz etmek istemiyordum. Benim çalışmak istediğim ve bana da en uygun çıkan alan ise satış bölümüydü.

İlk iş olarak, sosyal medya ve yazılı medyada eleman ilanlarını izlemeye başladım. Seçici davranmak istiyordum. Bu nedenle ilanların tarzı, kullanılan kelimeler, son başvuru tarihi, başvurulacak kişi gibi profesyonel yaklaşımın izleri ve şüphesiz şirketin tanınmışlığı benim başvurum için kriter oluyordu.

Bir ay içinde iki yer ile görüştüm. İkisi de hayal kırıklığıydı. İlkinde bana randevu veren Personel Müdürü toplantısı uzadığı için beni önce bir saat bekletti. Sonra da yardımcılarından biri on dakikalık bir görüşme yaptı. Bir hafta sonra ikinci görüşmeye çağrıldım. Bu kez Müdür bey ile görüşecektim. Girişte randevum olup olmadığını sordular. Kapıda randevu listesinde adım yokmuş. Her neyse uzun aramalardan sonra ilgili ve bilgili birisine ulaşıldı ve ben içeri girdim. Yine bekliyorum. Müdür Bey telefonla konuşuyor. Sonra odasına aldılar. Kocaman masasından kalkmadan bana yer gösterdi. Öz geçmişime bakarak birkaç klasik soru sordu. Kaç para istediğimi öğrenmek istedi. Sonrada “seni beğendim ama bu kadar para veremeyiz” dedi. ( Ben sizi beğenmedim diyemedim ) Düşünmek için süre istedim. Çıkarken bana kartvizitini verdi. Şaşırdım çünkü kartta İnsan Kaynakları Müdürü yazıyordu. Şaşkınlığımı görünce açıklama yapma gereği duydu. “ Yönetim Kurulu yeni karar aldı. Rakiplerimizde İnsan Kaynakları Müdürü olarak geçiyor, bizde bundan sonra bu unvanı kullanacağız.” dedi. Moda olan bir giysiyi almak gibi.Çağa ayak uydurmak bu olmasa gerek. Neyse sonuçta iki gün sonra onları arayıp, ilgilerine teşekkür ederek, başka iş aramaya başladım.

Benzeri iki görüşme daha yaptım. Birisinde görüşmeye gittiğimde üniversitede çok sevdiğim bir arkadaşımla karşılaştık.O’da aynı iş için görüşmeye gelmiş. Görüşmeler sarktığı için birlikte bekledik mecburen. Rekabete evet ama, böyle değil. Gittikçe moralim bozulmaya başlamıştı. Yanlış giden bir şeyler vardı. Galiba bir türlü aradığım işi bulamayacaktım. Amerika’ya dönmeyi bile düşünmeye başladım.

Birde çok büyük ve ünlü bir şirketin “Yönetici Adayı” programına başvurdum. Başvurum sonrası kişilik envanteri yapılması için link attılar. Yapmasam olmaz mı dedim, olmaz dediler. ( Yapmama hakkım olmalı. Bu arada sonuçları istememe rağmen bana vermediler. ) Görüşmeye davet ettiler gittim. Bir tam gün testler, mülakatlar ile geçti. 5 farklı kişi ile görüştüm. Sonrasında ikinci görüşmeler için sizi davet edeceğiz dediler. ( Aradan 4 yıl geçti henüz dönen olmadı.)

Başvurduğum yerlerden birisi de bir satış şirketiydi. Ve genç satış yöneticisi adayları arıyordu. İlan güzel hazırlanmış, şirket hakkında kısa bilgi verilmiş,  işin niteliği belirtilmiş, başvurulacak kişinin ismi bile yazılmıştı. Ayrıca şirket içinde tanınan eğitim ve yükselme olanakları da bir cümle ile belirtilmişti. Şirketin ilanda yarattığı imajı etkileyiciydi. O an o şirketin bir üyesi olmayı isterdim. Bu şirket ve bu iş tam benim aradığım yer olabilirdi. Ve hayal ettiğim şeylere ulaşmamı sağlayabilirdi. Bir kez daha şansımı denemek için cv'mi gönderdim.

Yaklaşık bir hafta sonra, şirket insan kaynakları bölümünden telefonla aradılar. Başvurumun ellerine ulaştığını ve görüşmek istediklerini belirttiler. Görüşme ile ilgili bilgileri gün, saat, görüşülecek kişi, tahmini süre ve acil durumda aranabilecek bir telefon numarası verdiler. Aynı bilgileri içeren davet mektubunun bana e-mail ile ulaştırılacağını da belirttiler. Evet ilk bağlantı son derece olumluydu. Kibardılar, gerekli tüm bilgileri verdiler ve en önemlisi değer verildiğini hissettim. Daha önceki iş görüşmelerimden çok farklı. Okuduğum şeyleri uygulamada görmek beni sevindirdi. Harika…

Davet mektubunu aldım. Mektupla birlikte daha detaylı şirketi tanıtan bir ekte göndermişler. Ayrıca ulaşım masraflarımın karşılanacağını belirten bir de not var. Çok iyi. Galiba bu kez doğru şirkete gidiyorum. Ve o gün geldi. Belirtilen saatten on beş dakika önce resepsiyondaydım. Gülümseyerek “hoş geldiniz” diyen bir resepsiyonist, beklendiğimi söyleyerek beni görüşmenin yapılacağı odaya  götürdü. Odada çay, kahve, self servis olarak hazır. Şirketi tanıtan broşürler, şirketin pazarladığı ürünler odanın bir köşesinde. Tam saatinde İnsan Kaynakları Müdürü Gülçin Hanım içeri girdi. ( Genç bir yönetici )  kendini tanıttı. Birlikte içecek bir şeyler aldık. Aynı masa etrafında oturduk. Beş dakika kadar Abd ve İstanbul izlenimlerimi konuştuk. Sonra bana aday olduğum iş hakkında ayrıntılı bilgiler verdi. Hazırlıklı olduğu belliydi. İşle ilgili tüm sorularımı yanıtladı.( Sorularıma kaçamak yanıt vermedi, terslemedi.) Şirketteki gelişim olanaklarından bahsetti. Kariyer planını konuştuk.( Hele bir başlayın, sizi biraz tanıyalım demedi. ) 

Bölümün aradığı profil ve şirketin beklentileri üzerinde konuştuk. Ayrıca eğer ben istersem kişisel profil anketi yapabileceklerini söyledi. Benzeri bir testi aldığımı ve paylaşabileceğimi söyledim, olur dedi. Performansımın sürekli değerlendirildiğini, değerlendirmeyi tanımlanan  iç ve dış müşterilerin yapacağını söyledi. Ücret sistemini anlattı. ( Pazarlık yapmaya kalkmadı. ) Şirketteki sosyal olanaklardan bahsetti. Daha sonra görüşmelerin diğer aşamalarını aktardı. Önümüzdeki hafta satış müdürü ile görüştürmek üzere randevu verdi.(Biz sizi sonra ararız demedi.) Bu arada insan kaynakları bölümünden genç bir arkadaş ( Aykut bey ) ulaşım harcamalarımı ödedi.
( Muhasebeye uğrayın ödesinler denmedi. ) Bu arada Gülçin Hanım benimle ilgili epey bilgi aldı, ama  bunları anlatırken kendimi sorgulanmış gibi hissetmedim.

Başka sorum olup olmadığını sordu. Herhangi bir sorun olursa çekinmeden ara dedi. Beni kapıya kadar uğurladı. Kararımı verirdim bu şirkette çalışmak istiyorum. Kendimle gurur duydum.

Satış müdürü ile görüşmem de çok iyi organize edilmişti. Beni Satış Müdürü ile İnsan Kaynakları Müdürü Gülçin Hanım kendisi tanıştırdı. Daha önce bilgilendirildiği belliydi. O’ da hazırlıklıydı. Kendisini kısaca anlattı. Karşılıklı sorular sorduk. İş hakkında daha ayrıntılı bilgi verdi.

Görüşmeden sonra Gülçin Hanım bana benim değerlendirmemi sordu. Olumlu olduğunu söyleyince, Perşembe günü 10-12 arası arayarak sonucu ileteceğini söyledi. Ve aradı da. Son kez görüşmeye gittim. Bana seçildiğimi söyledi. Ücret ve diğer yararları içeren bir teklif mektubu verdi. Kabul edersem birlikte çalışmaktan mutlu olacaklarını söyledi. Kabul ettim.

İşe başladığım gün, çalışma masam, bilgisayarım, cep telefonum, kartvizitim her şey hazırdı. ( Üzerinde adım yazılı çay fincanım bile. ) Unutmadan masamda bile hoş geldin çiçeği ve bir kutu gül lokumu vardı.

Başladığım gün, İnsan Kaynakları tarafından bana özel hazırlanan bir tanıtım programını aldım. Bir hafta boyunca şirketin vizyonu, hedefler, bölüm hedefleri, kişilerin şirket hedeflerine katkıları, geçen yılların değerlendirilmeleri gibi bilgiler verdiler. ( Bu sizin yetki alanınızda değil, bunu anlatamayız, şu gizli bilgidir gibi kısıtlamalar koymadılar. Bana güvendiklerini hissettirdiler. ) Bu arada genel müdürle bile tanıştırıldım. ( Erişilmez değilmiş. Birlikte masa tenisi oynamayı önerdi. “formumda masa tenisi oynadığımı yazmıştım.” )

Ve sonuçta bir eleman ilanı yaşamımı değiştirdi. Şimdi İstanbul bölgesinden sorumlu Satış Müdürü olarak çalışıyorum. ( Dört yıldır çalıştığım için müdür olmadım. Başarılı olduğum için buradayım. ) Bu arada artık bekar değilim. Eşimle bir seminerde tanıştık. Beklentilerimizi sürekli yeniliyoruz. Gelecekten umutluyuz.

Bugün evlilik yıl dönümümüz. Biraz önce insan kaynakları bölümünden güzel bir buket çiçek aldım. Şirketimi seviyorum.( Şirketimin de beni sevdiğini biliyorum. )

İnsan Kaynakları Müdürümüz Gülçin Hanımın bizlere aktardığı bir sözü ile bitirmek istiyorum “ Biz İnsan Kaynakları olarak çalışanlarımızın sadece iş yaşamındaki beklentilerini karşılamayı hedeflemedik. Bizim amacımız tüm yaşamınızın mutlu olmasını sağlamak ve hayat kalitenizi yükseltmek. Ödülümüz ise sizlerin gülümseyen yüzleri. ” ( Ben onların desteğini hep hissettim. )


Herkese kendilerini mutlu hissedebilecekleri bir iş diliyorum.

Alpay
---------

Not:1994 yılında, bir insan kaynakları bölümü nasıl olmalı konusunda bu hikayeyi yazmıştım. Birkaç güncelleme ile paylaşıyorum.