13 Mart 2017 Pazartesi

GİRİŞİMCİ ÖDÜLLERİ KİMLERE VERİLMELİ?

Girişimci ödüllerini alan kişilere baktığımızda, kendi içimizde bir tartışma yaşamaya başladık.Gerçek girişimci bu kişiler mi? diye. Farklı görüşler çıktı. Beraber tartışalım istiyorum.

Öncelikle "girişimci kimdir?" diye Google'da arattığımızda gelen tanımlardan birkaçını aşağıda paylaşıyorum.

İlk tanım TDK ( Türk Dil Kurumundan )İki farklı tanım yapmış.1. isim Üretim için bir işe girişen, kalkışan kimse, müteşebbis.2. Ticaret, endüstri vb. alanlarda sermaye koyarak girişimde bulunan kimse, müteşebbis.               

Diğer tanım İstanbul Üniversitesinden.Girişimci, mal ve hizmet üretimi yapabilmek için, üretim öğelerini en iyi koşullar altında bir araya getiren kişidir. Riski üzerine alarak, başkalarının ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla, üretim öğelerinin alımını yapar, bunların bir araya getirilmesi imkanını sağlar. ttm.istanbul.edu.tr

Şimdi Girişimcilik Ödülü alan kişileri Google da aratalım. Bir Türkiye'den , birde İngiltere den iki sonucu buraya taşıyorum.

-Adana Rotary Kulubü,Ali Sabancı'ya Yılın Girişimcisi Ödülü verdi.( Ali bey Sabancı'dan eski patronum.)

-İngiltere Parlamentosu’nda temsil edilen tüm partilerin temsilcilerinin üye olduğu ‘Girişimci Parlamenterler Grubu’ himayesinde verilen girişimcilik ödülü,Tata Group CEO’su Ratan Tata ile Tesco CEO’su Sir Terry Leahy’ye verildi.( Bu ikili ile tanışmıyorum. )

Buna benzer çok sayıda örnek var.

Bu kişilere Girişimcilik ödülü vermenin kriteri sermaye koyarak risk almaları. Peki bu ödüllere bu kişilerin ihtiyacı var mı? Hayır yok.Yeni girişim fikri olanları cesaretlendiren bir ödül mü? Bence değil. Bu kişilere "Yılın İş İnsanı" ödüllerini verebilirsiniz. Başka bir ülkede tutmuş bir işi "Başarıyla Uyarlama Ödülünü" verebilirsiniz.Yılın "Melek Yatırımcısı" ödülünü verebilirsiniz. Ama girişimci ödüllerini ailelerinden kalan sermaye veya üst düzey yöneticilikten aldıkları yüksek primlerle iş kuranlara vermeyelim. 

Girişimcilik ödüllerini kıt  kaynakları ile fikirlerini hayata geçirenlere verelim. Yaş kriteri de koymayalım. Her yaştan gerçek girişimcileri vitrine taşıyalım, onurlandıralım ve cesaretlendirelim ki diğer girişimcilere de örnek olsunlar. Devlet desteklerini onlara daha çok verelim. Bir-1 dev şirket yerine Bin-1000 girişimciye destek verelimki yeni dev şirketler doğsun. 

Gerçek girişimcileri alkışlayalım.Onları sahneye taşıyalım.Onlar vitrine çıksın.Onlar heyecandan ağlasın. Onları dergilerin kapaklarına, televizyon programlarına taşıyalım.
Sermayesi olan girişimci  iş insanlarını da, bu gerçek girişimcilerin elinden tutmaları durumunda daha çok alkışlayalım.Her seferinde daha daha çok alkışlayalım.









5 Mart 2017 Pazar

Yeni Nesil İnsan Kaynakları Yönetimi

Her şey çok hızlı değişiyor. Değişimin hızı politik, sosyal, ekonomik ve teknolojik alanlarda şiddetli hissediliyor. Sınırlar ortadan kalkıyor. Her bilgi herkese ulaşılabilir hale geliyor. Bunu sağlayan yeni dünya devletinin adı GOOGLE.

Bu dört boyutlu değişim, şirketleri çok etkiliyor. Şirketlerin yapısal tasarımı değişmek zorunda kalıyor.Doğal olarak insan kaynakları yönetimini de değişmeye zorluyor. Organizasyon şemaları değişmek zorunda kalıyor. Klasik organizasyon şemaları, bölümler, unvanlar, iş tanımları ortadan kalkıyor. Yeni şirketlerde bunların yerini başka boyutlar almaya başladı.

İnsan kaynaklarının misyonu değişiyor. "Patroncu İnsan Kaynakları" dönemi bitiyor. Çünkü patroncu insan kaynakları, değişimin yenilikçiliğinin, iş modeli ve kültür değişimin önündeki en büyük engel olmaya başladı. Yukarısı böyle istiyor artık çalışmıyor. İş yaşamındaki devrim aşağıdan gelmeye başladı ve yukarıyı değişime zorluyor.

Yeni nesil iş gücü bildiğimiz gibi değil. Devrimci, anarşist,pozitif ukala, dik, inatçı, global bilgiye açık, pes etmiyor, yanlışa yanlış diyor, doğru için kıvırmıyor ve adaleti sadece kendisi için değil herkes için istiyor. Her şeyi istiyorlar, aceleleri var, kül yutmuyorlar ve mış gibi yapmıyorlar.

Bu nedenle İnsan kaynakları yönetimi evrilmek zorunda. Yeni Nesil İnsan Kaynaklarına İK 5.0 diyeceğiz. Endüstri 4.0 dan bir adım ötede olmak zorunda olduğumuz için. Çünkü insan bilgeliği bir adım önde gitmek zorunda olduğu için.Geleceği yaratacak olanlar İnsan kaynakları kanalıyla şirketlere ulaşacaklar.İnsan kaynaklarında kavramlar ve uygulamalarda devrim yaşanmak zorunda kalınacak.

İK 5.0'da eleman seçimi farklılaşacak. Herkes en iyi yetenekleri bulmak ve kapmak isteyecek. Kapmak için ücret sistemleri değişecek. Performansa farklı baktıkları için performans sistemi ters yüz edilecek. Eğitim ve gelişim ters yüz edilecek. Kariyer planlama ve yedekleme ters yüz edilecek. Bağlılık bildiğimizin çok dışındaki faktörlerle sağlanacak. Yöneticilik ve liderlik ters yüz edilecek.

İnsanlığın, dünyanın ve şirketlerin değişimine yön verecek "Yeni Nesil İnsan Kaynaklarına yani İK 5.0" a hazır mısınız?  

Yücel

Kurumsallaşma Olmasa Olur mu ?

Olabilir.
Eğer şirketinizin devamı ile ilgili benden sonra ne olursa olsun diyorsanız,
Eğer büyüme ben varım ondan oluyor diyorsanız,
Eğer piyasa bizi büyütür diyorsanız,
Eğer ben her şeyi bilirim diyorsanız,
Eğer artık her şey bilgisayarda oluyor diyorsanız,
Eğer biz ailecek bu işleri her zaman yaparız diyorsanız,
Eğer ailemiz çok geniş herkes ucundan tutar diyorsanız,
Eğer şirketimizin 20 yaş ötesini görmek önemli değil diyorsanız,
Eğer profesyoneller sistemi kursun biraz uygulasın,biz sonrasını yaparız diyorsanız,
Eğer kurumsallaşınca batıyorlar diyorsanız,
Evet sizin için kurumsallaşma olmadan olur. Ama zaman içinde yok olursunuz.
Çok sevdiğiniz şirketiniz, her şeyiniz bir gün biter.

Çünkü kurumsallaşma;
Sadece organizasyon şeması değildir,
Sadece kalite çalışması değildir,
Sadece erp yazılımını almak değildir,
Sadece havalı genel müdürlük binaları yapmak değildir,
Sadece yönetim kurulu kurmak değildir,
Sadece aile anayasası ve ortaklar anayasası yapmak değildir,
Sadece her şeyin yönetmeliğini yazmak değildir,
Sadece CEO almak değildir,
Sadece en yeni bölümleri kurmak değildir,
Sadece çekici ücret paketleri ile iyi profesyonelleri transfer etmek değildir,
Sadece en son teknolojiyi parayı bastırıp almak değildir,
Sadece bol bol reklam yapmak değildir,
Sadece her yerde sizden bahsedilmesi değildir,
Sadece vizyon-misyon-strateji değildir,
Sadece istediğiniz bankadan kredi alabiliyor olmak değildir,
Sadece başlayıp biten bir proje değildir.

Kurumsallaşma kurallarla yönetim olduğu kadar, daha önemlisi bir kültürdür.
Şirketler kurumsallaşma kodlarını DNA ve RNA'larına işlemelidir.Bunun adı kültürdür.

KÜLTÜR "patronları,hissedarları,çalışanları,iş ortaklarını ve müşterileri de kapsayan, bir ruh,güven,ortak kimlik ve işbirliği tutkalıdır, bir çimentodur."Bunu yapabilirseniz şirketler uzun süre yaşarlar. Sizle de, siz olmadan da yaşarlar.

Ölümsüz şirketlerin tek yolu, bu kültürü yaratmak ve yaşatabilmektir.
Kurucular ve onların veliahtları sağken bunu yapmalısınız. Yapmak için de büyüklerin kalp krizi geçirmesini veya şirketlerinizin krize girmesini beklemeyin.

Yücel









1 Mart 2017 Çarşamba

Sıfır İşsizlik Olur mu?

Evet olur.

Çalışmak isteyen herkesin işinin olması mümkün. Hemde ülke farkı gözetmeksizin bunu sağlayabiliriz.ABD,Rusya,Brezilya,İspanya,Pakistan,Kenya veya Türkiye bunu yapabilir. Nüfusun az veya çok olduğu, ekonominin neye dayalı olduğunu da engelleyici değil. Mevcut durumdaki ekonomik varlıkları da engel değil.

Kuzey Avrupa ülkeleri ( Norveç,İsveç,Danimarka,Finlandiya ) bu yaklaşıma örnekler sunuyor. Japonya, Güney Kore,İsviçre eklenecek ülkeler.

Sıfır işsizlik olması öncelikle ülkenin kaynaklarının kullanımını ile ilgilidir.Ülke olarak hedeflerinizle ilgilidir. İnsan onuruna yakışır kalitede bir hayatı tüm vatandaşlarınıza sağlayıp sağlamamakla ilgilidir. Ekonomide girişimci özgürlüğü sağlayıp sağlamamakla ilgilidir. Özgürlüğü savunacak kural ve ilkeleri koyup, denetimli ama eşitlikçi ve özgür ekonomiye saygı duymakla ilgilidir.

İşsizliğin yüksek olduğu ülkelerde, işsizlik politik bir tercihtir.Çünkü işsizlik kullanılabilen bir sosyal politika aracıdır. İşsizlere uzun süreli verilen sosyal yardımların çoğu bağımlılık yaratmak amacıyla kullanıldığında, bir grup buna alışır ve çalışmak yerine devamlı bu yardımları sunacak politik tercihleri tercih eder. Çalışanlar çalışmak istemeyen ( iş arayıp bulamayan değil ) bu kitleyi taşımak zorunda kalır. Çalışma yaşı içinde olanların, iş gücüne katılım oranı %50. Bu oranı kabullenirsek olmaz. Çalışan kitle, çalışmadan yaşamak isteyen grupları fonlamak yerine, iş hayatının içine çekmeli.

İşsizlik kader değil tercihtir.Türkiye'de hepimize yetecek kaynak,bilgi ve beceri var. Güçlü bir politika ile sadece bir yıl içinde tüm işsizlerin iş sahibi olması mümkün. Sadece tarım eko-sistemimiz bile bunu sağlamaya yeter.

Türkiye'yi yönetenler veya yönetmeye aday olanlar bugün karar verse, bir yılın sonunda ekonomik büyüme %10'lara ulaşır. Sıfır işsizlik ile ikinci yılımızda yurt dışından işçi transferine başlarız.Dünyanın çekim merkezi haline gelmek istiyorsak bu mümkün.

Kuralları eşitliği koruyacak şekilde tanımlanmış, özgür ekonomi artı iyi planlanmış ve iyi uygulanmış iş modelleri ile Türkiye'de sıfır işsizlik olur.

Yücel
http://insankaynaklarideneyimleri.blogspot.com.tr